Hamur Kabartma Tekniği

Bu da benim ilk hamur kabartmam. Mumla eskitme yaptığım bir çerçevede kullanmak istedim. Çok zevkli bir çalışmaydı. Sanırım bundan sonra hamuru daha sık kullanacağım.... Ayrıca  Yasemince Dekupaj Resimleri  'ne teşekkür borçluyum. Benim için çok zengin bir kaynak. Resmim onun sayfasından...

Çerçevemi önce kaşmir sonra da turkuaz, s.beyaz ve çikolata kahve karışımından bir maviye boyadım.

Sonra güzelce mumlayıp s.beyaz ile üzerini tekrar boyadım. Kuruyunca telle eskittim. Vernikledim. Çerçeve hazır....

Kullanacağım resmi 2 adet bastırdım. Bir tanesini çerçevenin sırtına dekupaj tutkalı ile yapıştırdım diğerinden kabartma kapacağım yüzeyleri kesip çıkarttım. Hamurumu merdane yardımıyla açıp (bende makarna makinası falan yok:)) kestiğim parçaları üzerine dekupaj tutkalı ile yapıştırdım ve kenarlarından cutter ile kesip çıkarttım. Yanları kapalı olsun isterseniz verev, açık olsun boya ile kapatırım derseniz dik kesebilirsiniz. Sonra parçaları resim üzerine altına yine dekupaj tutkalı sürerek yerleştirdim. Vernik öncesi hazırlığı için dekupaj tutkalını dekupe ettiğimiz tüm yüzeylerin üzerine de sürmeyi unutmuyoruz...

Ben kursa falan da gitmediğim için bilgileri netten toplayarak birşeyler yapıyorum. Bu yazdıklarımı uygulayarak yukarıdaki sonuca ulaştım. Umarım birilerine daha faydalı olur:)

Ebru Çalışması

Sultanahmet Asırlık Tatlar ve Sanatlardan bahsettik ama buradaki bir başka deneyimi de paylaşmak isterim. Kızımın ebru çalışması. Bunu her ramazanda yapıyor. Bilmeseniz de denemek isteyenlere standta yardımcı oluyorlar. Benim fıstığın en sevdiği yer:) Bakın nasıl da yapmış...

Asırlık Tatlar ve Sanatlar... Ramazan Ayı Sultanahmet

Öncelikle hepimize iyi haftalar... Umarım siz de benim gibi güzel bir haftasonu geçirmişsinizdir. Daha önce de bahsettiğim gibi Ramazan ayında Sultanahmet'i pek bir seviyorum. Geleneği bozmayarak bu yıl da  asırlık tatlar ve el sanatları sergisini gezebildim. Tarih kokan bu çevrede eskiye dair izler görebilmek keyif veriyor bana. Sultanahmet ve Ayasofya heybetlerini karşılıklı sunuyor ışıkların arasında...

İftarımızın ardından mehter takımı eşliğinde:) sergiye doğru yürürken mısırcı ve macuncudan nasiplenmeden geçemedik tabiki. Mısırcı burada ama macuncu malesef yok. Çünkü ben bayıla bayıla macuna dalınca resmi unutmuşum:)

Ve geldik sonunda....Kalabalık ama olsun. Hepsini birarada görmek için başka şansım yok. Bakın neler var :

Minyatür
Ebru
Kitre bebek
Gümüş sim örücülüğü
Sedef işlemeciliği
Ahşap şekillendirme
Terzilik
Kaligrafi
Cam boyama
Filografi
Kırkyama
İğne oyası
Kumaş boyama
Tezhip
Yazmacılık
Resim
Yemenicilik
Bakırcılık
Bastonculuk
Gölge oyunu
Şile bezi
Oltu taşı
Kızılcabölük kumaşı
Keçecilik
Süpürgecilik
Tespihçi
Bıçakçı
Attar

Kalabalıktan bunalınca imdada ne yetişir? Şifa niyetine buzzzzz gibi demirhindi şerbeti.... Bazı fotoları paylaşacağım şimdi gitme imkanı olmayan arkadaşlarım için. Bu sanatları yaşatmamız lazım....

İğne oyaları.... Bir içim su...

 Şile bezi....

 Baston...

Filografi

                                          

Bakırcı...

 Cam üfleme...

 Ebru, Tezhip...

 Minyatür, hat,  tezhip...

 Yemenicilik...

Gölge oyunu...
Canım Hacivat-Karagözüm :))

Sabun...

 Sedef işleme...

Veeeee.... Közde, bakır cezvede, sade ve okkalı pişirilmiş bir Türk Kahvesi... Hakettim yani...








Asırlık tatlar ve sanatlar sergisi ama hep elsanatları mı demeyin. Bizim aile gibi boğaz düşkünüyseniz Karaköy Güllüoğlu' ndan kuru baklava, Şekerci Hacı Bekir'den lokum, Kurukahveci Mehmet Efendi'den koca paket taze çekilmiş Türk kahvesi, Koska'dan yaz helvası, Tavşanlı Harmancıklıoğlu Leblebi'den sıcak leblebi ve çömlekte Kanlıca yoğurdu alabilirsiniz...
Vefa Bozacısı, Mado, Malatya Pazarı, Şekerci hafız Mustafa, Konyalı Şerbet, Sütiş, Arifoğlu, Hacı Salih Demir Kemer Turşucusu da diğer lezzetleri sunan firmalar arasında... Meraklısına duyurulur....

Güllü Masa

Geçenlerde bahsettiğim gibi evi şöyle  bir alt üst ederken elime geçen eski bir masa olmuştu. Kızımın odasının balkonunda öylece duruyordu. Üzerini örtüyle kapatmadan kullanılabilir değildi. Acaba ne olur bundan dedim, güllü bir masa oldu...


Masanın zavallı hali böyleydi. Rengi kırmızıdan bu hale gelmiş, üzeri boya damlaları, kalem çizikleri dolu...

Önce üzerini zımparalayıp beyaza boyadım. Dört katta anca kapattı. Kuruduktan sonra 1 cm ara ile üzerini bantladım. Sonra açık kalan yerleri maviye boyadım.



Bantları çıkarınca güzel mavi şeritlerim oldu. Bu hali pijama gibi görününce gözüme, biraz renk lazım diyerek aldım elime makası geçtim peçete başına. Bu aralar peçete kesmekten içim dışıma çıktı :)

Neyse güllü peçeteleri kırpıp kırpıp masanın üzerinde oraya mı buraya mı koyayım derken son kararım bu oldu. Sanırım iyi de oldu...

Kahvenin Peşinde...

Dünyada her gün 1.6 milyar fincan kahve  tüketilmektedir. Bu kadar kahve ile her gün 300 kadar olimpik yüzme havuzunu doldurmak mümkündür. Evinde kahve olmayanların nadirattan sayıldığı günümüzde küresel bir endüstriye dönüşen kahve, yağdan sonra en fazla alınıp satılan ikinci emtia durumundadır.
Bundan bin iki yüz yılı aşkın bir süre önce, gün boyu çalışan insanlar geceleri ayakta kalmaya çalışırken bir gün, bir keçi sürüsünün dikkatli çobanı, Halid adlı Arap, bu basit fakat hayatımızı değiştirecek maddeyi keşfetmiştir. Halid Etiyopya yamaçlarında otlayan keçilerin belirli bir meyveyi yedikten sonra canlanıp hareketlendiğini fark etti. Bu meyveleri öylece yemek yerine toplayıp kaynatmayı tercih edince de ortaya kahve çıktı.

Kaynak:
1001 İcat Dünyamızda İslam Mirası Adlı kitaptan alıntıdır. Editör Salim T S Al-Hassani

Ortaçağda yaşamış müslümanların faklı bilim dallarında otaya koydukları fikir ve çalışmaları içeren güzel bir kitap... Kahveyi atlamamış olmaları ayrı bir takdir noktası benim için:))

Pembiş Pembiş...

Geçenlerde yaptığım cici bici çalışmamdan inanılmaz keyif almıştım. Annemin de hoşuna gitmiş. Bunu duyunca hemen pembe renkli bir kutu da ona yaptım. Yine peçete dekupajıyla...

 Kutunun içini beyaza, dışını açık pembeye boyadıktan sonra kestiğim peçetelerin katlarını ayırıp yapıştırdım. Sabunlara minik çiçekleri dekupaj tutkalı ile yapıştırıp yanlarını kızımın kalem kutusunda bulduğum simli yapıştırıcı ile süsledim.


Sonra sabunlar tüllerin içine....Lavanta kesesi hazır... Organze kurdelelerle bağlandı... Kutuya bir el havlusu ile birlikte yerleştirdim veeeee bitti... Nasıl?

Hayatın Tatları'ndan Patlıcanlı Perde Pilavı

Bu aralar yemek blogları beni yoldan çıkarıyor. Öyle görüntüler var ki dayanamayıp mutfağa atıyorum kendimi. Gerçi teşekkür ederim çünkü bugün ne pişirsem düşüncesinden kurtuluyorum sayelerinde. Hem de yeni lezzetler giriyor mutfağıma. Geçenlerde Hayatın Tatları bir tarif vermiş, ben yine mutfakta buldum kendimi. Patlıcanlı perde pilavı ... Yapalı bir kaç gün oluyor ama yayınlamak için yenice vakit buluyorum. Gerçi benimki o kadar güzel görünmüyor, patlıcanları biraz daha alta almalıymışım ama lezzetinden çok memnun kaldık. Sadece servisi biraz zor oldu:) Teşekkürler Hayatın Tatları ...

Kanava...

Ben böyle biliyorum. Başka bir ismi varsa ustalar kusuruma bakmasın:) Etamin, evenwave, keten gibi delikli kumaşların üzerine direkt iğne ile çarpı işi yapmak mümkün ancak deliksiz kumaşlarda çarpıların hizalı olabilmesi için yanda gördüğümüz kanava denen dokumayı kullanıyorum.

Etamin delikleri gibi seyrek gözenekli bu dokumayı düz kumaşın üzerine yerleştirerek kaymaması için teğelliyorum. Yatay ve dikeyde ortasını bularak burdan da teğel atıyorum. Bu koordinatlar sayesinde kareleri sayması da kolaylaşıyor. Koyu renk kumaşta beyaz, beyaz renkli kumaşta mavisini kullanıyorum ki gözlerim bir süre daha bana katlansın:) İşlememiz bitince de (en zevk aldığım kısım!) saçak gibi gördüğümüz ipleri teker teker çekerek çarpıların altından alıyoruz. Ve benim sofralar çiçeklensin yayınımdaki gibi sonuçlar ortaya çıkıyor.
Sevgili Elift umarım yararlı olmuşumdur...
Ayrıca herkese sevdikleri ile birlikte güzel bir haftasonu diliyorum:))