27 Nisan 2014 Pazar

Lezzet ve Tarih, Gaziantep

Haftanın son günü, son günün son saatleri, herkese sıcacık bir merhaba... Güzel geçirdiğim bir haftanın ardından güzel geçmesini ümit ettiğim bir haftaya daha başlamadan önce dolu dolu geldim bu postuma. Bu sefer ahşap değil paylaşacağım. Aniden karar verip çıktığımız bir gezi. Nereye mi? Rotamızı lezzet ve tarih adına Gaziantep' e çevirdik. Öyle etkilendim ki anlatamam. Mutlaka gidenler vardır, gitmek isteyenler de... Yada belki gidemeyecekler. Ben de öyle bir şey yapayım ki, bilenlere hatırlatsın, gideceklere fikir olsun, gidemeyenlere de gitmiş kadar olduk dedirtsin:)) Dünya kadar fotoğrafla döndüm geriye. Tarihine hiç girmeyeceğim çünkü isteyenler için gani gani bilgi var internette. Biraz gözlere şenlik bir gezinti olsun istiyorum ben. Ancak çektiğim 500' ün üzerinde foto blog için öldürücü olacağından zaman zaman linklere tıkladığınızda topluca görebileceksiniz görselleri. Hazır mısınız?
Gaziantep Havalimanına inişin ardından valizi otele attığımız gibi soluğu Zeugma Mozaik Müzesinde aldık. Büyüleyici mozaiklerle dolu bu müzeye girince 3D tanıtım filmini izlemelerini tavsiye ederim. Geziniz için kulaklık da alabilirsiniz. Müze girişinde müzekart kullanabilirsiniz. Film için 3 TL kulaklık için 5 TL alıyorlar.
Linki tıkladığınızda 111 adet fotoya ulaşabilirsiniz.


Müzenin hemen arkasında Halil Usta mutlak lezzet durağı olmalı. Salaş görünümlü bu yerde yediğimiz karışık kebap ve küşlemeyi (kuzunun belkemiğinin iki yanında uzanan, bir kuzudan ancak 9-10 kuşbaşı büyüklüğünde alınan yumuşak lezzetli et) unutmak mümkün değil. Yıllardır aynı emeği ve özeni göstermiş olacak ki buraya gelip de ona uğramayan yok.


Karnımız doyup enerjimizi aldıktan sonraki durağımız Koçak Baklava:)) Muhteşeeeem...


Artık eritmek lazım, istikamet tarihin içine doğru. 


Tahmis' de kahve içmeden geçmeyin derim. 


Kahvekolik birisi olarak tüm durakları değerlendiririm:)))


Antepli bir arkadaşımız var, ablası hala orada. Yıllardır salçayı evlerinde yapan bir aileden alıyorlarmış. Buraya kadar gelmişken, salça, fıstık, tatlı, baharat,kahve almadan dönülür mü? Beyefendiye bir telefon, 2 dakikada yanımızda oluverdi. Bizi aldığı gibi yanına tık tık nokta harekatı bütün alışverişimize yardımcı oldu, sonra da bizi evine aldı, ağırladı. Güzelliğe bakar mısınız, ortadaki açık alana hayat diyorlar. Yazın komşular geliyormuş, sohbet muhabbet, çaylar kahveler...



Salça ve biberlerimizi de ondan aldıktan sonra akşam yemeğine geldi sıra. Bu arada şunu söylemeliyim, bir yeri bana sevdiren önce insanı sonra yemeğidir. Karşılaştığımız tüm insanlar öyle sıcak, öyle misafirperver davrandılar ki anlatamam. Bizi hiç tanımayan taksi şöförü yemeğe buyur etti, salça aldık, ısrarla kahvaltıya almak istediler. Yolcusunuz paranız dursun sonra ödersiniz dediler. Nasıl güzel bizim Anadolu insanımız, nasıl yoz bir yaşam içindeyiz burada... Yemekleri de koyunca içine ben Antep' i çooook sevdim. Hadi devam o zaman...

Akşam tekrar kebap yemeğelim, sulu birşeyler olsun dedik ve alaca çorba ile yuvarlama yedik. Öyle dışarıda yöresel yemekler için fazla alternatif yok. Evdeki hanımlar marifetli olunca kendi mutfaklarında pişeni tercih ediyorlar tabiki. 



Bir sonraki gün kahvaltı için Katmerci Zerekiya Usta' da açtık gözümüzü. Burada ya Beyran, ya cağırtlak (kuzu ciğer) kebabı ya da katmer yenirmiş sabahları. Tercihimiz tatlı yönünde oldu ama Beyran için Metanet Beyran Salonunu önerebilirim. 



Hakkında söyleyebileceğim tek kelime , USTA:)) Enerjiyi aldık eritmek lazım. Sırada Emine Göğüş mutfak Müzesi. Diğer fotolar için mutlaka tıklayın, çok güzel bilgilere ulaşacaksınız:) 66 foto


Ardından Medusa Cam Eserleri Müzesi. Tıklayın gitmiş kadar olun, 76 foto:))


Gaziantep Kalesi ve Savaş Müzesi şu an çalışma dolayısıyla kapalı ancak dışarıdan bakabildik. Eski Antep Evleri, Sinagog, Osmanlı Şirvan Camii, Tarihi Kır Kahvesi, Butik Otel, Naib Hamamı, Orhun Yazıtları, 14 Şehitler Anıtı, Kaleoğlu Mağarası ve Beyaz Han' ın ardından rotamızı hayvanat bahçesine çevirdik. Devasa bir alanı olanca hızımızla dolaşıp yemek için İmam Çağdaş' a geldik. Zaten İstanbul' da Ali Nazik yemeği kafama koymuştum. Çok da güzel oldu ama mekan olarak Çağdaş ve Tavacı Recep turistik ve yöreselden uzak görünümlü geldi bana. Yemekler lezzetli ama mekan alışılmışın dışında değildi. 



Yemeğin üzerine iki renkli dibek kahvesi için hemen Gümrük Hanın içindeki Kahveci Seddar'a gidilir. Tıklayın Gümrük Hanı gezin...


Zaman az kaldı, gezegenevi vardı planda ancak vazgeçtik, kömürde künefe yemeden gitmek istemedik:)) Ziyaret durağımız Erçelebi Kömürde Kadayıf.



Yediğimi içtiğimi, gezdiğimi gördüğümü paylaştım sizlerle. Arada atladığım varsa facebook adresimde albümlerim altındaki resimlerden bakabilirsiniz. Umarım beğenmişsinizdir. Bu arada hemen hemen tüm firmalar kargo ile gönderi yapıyor, taksi ücretleri makul ve taksiciler kartlarını veriyor istediğiniz yerden sizi almalarını isteyebiliyorsunuz. Antep fıstığının, Siirt fıstığı, Suriye aşılı fıstık gibi tipleri olduğunu sayelerinde öğrendim. Son 1-2 yıldır inanılmaz büyük göç almış ve çok hızlı gelişen Gaziantep benim diyen şehirleri katlamış. 
Yaşadığımız iki güzel gün, sıcaklığın, samimiyetin ve özünden henüz kopmamış duruşun için teşekkürler ANTEP. En kısa sürede yinelemek dileğiyle....














20 Nisan 2014 Pazar

Yılan Hikayesi

Uzun bir aradan sonra yazabilmek ne güzel. Gönülden bir merhaba hepinize. Bu aralar zamanın nasıl geçtiğini pek anlamadım doğrusu. Hem kişisel işlerim hem de havanın güzelliğini fırsat bilerek yaptığım ziyaretlerimle günler geçiverdi. Yeni haftanın başlamasına yarım saat kadar kalmışken dayanamadım ve ertelemeden paylaşmak istedim sizlerle. Benim şu yılan hikayesine dönen 5. madde nihayete kavuştu. Başlarken bir çırpıda halledeceğimi düşündüğüm, aslında hiç de zor olmayan bu işte, yaşadığım aksilik beni bezdirmedi desem yalan olur. Peki neydi o iş?


Bremen mızıkacılarını andıran bu görüntü benim zigonlarım ve kare sehpama ait. Kare olanı daha önce burada anlatmıştım. Kalan üçlü zigonu da oturma odam için beyaz olsun istedim. 


İşe girmişken ortadaki sehpayı da ele aldım. Altı üstü 110 x 110 cm dümdüz kare bir sehpa:)


Bu sefer zımparadan kurtulmak için parlak yüzey astarı ve su bazlı akrilik boya ile çalıştım. Bir güzel boyandı ve bitti.


Çok da iyi oldu diye mutlu olmuştum ki kursağımda kaldı. Bir sonraki gün zigonları kullanıp içiçe koyarken bacaklarının birbirine çarpmasıyla boya kağıt gibi soyulup dökülmeye başladı. İşte kabus, başımdan aşağı kaynar sular indi sanki. Bu sonucu yaşayıp nedenini bilen var mı bilmem ama benim kendime gelmem zor oldu. Yapılan bir işi sil baştan yapmak çok sıkıcı çünkü ilk yapışımdaki istek ve heves kırılıyor. 


Kaçar mısın sen zımparadan, ders olsun bir daha kolaya kaçma... Tekrar zımparalanır, boyanır, sabrın sonuna kadar gelinir ve başarılır. 


İki kat zaman, iki kat emek ama şükür ki mutlu son...

Hepimiz için hayırlı, bereketli ve enerji dolu bir hafta olsun







8 Nisan 2014 Salı

Sanaldan Gerçeğe

Bugün blog arkadaşım Esen' le sanal başlayan arkadaşlığımızı gerçeğe dönüştürdük ve buluştuk. Çok keyifli ve güzel bir gündü benim için. Esen sıcacık yaklaşımı ve samimiyetiyle çıktı karşıma. Güzel bir mantı ve üzerine nefis bir çay keyfi... Nerde mi? Ortaköy' de deniz havası eşliğinde. Sohbet çok tatlı geldi, tekrarlamak lazım:))) Esenimin beğendiği bir resim vardı, ona bir hatıra olarak bu resmi kutunun kapağına dekupe ettim. Böyle iple, iğneyle, makasla, boncukla işi olan bizlerin malzemeleri için gerekli oluyor malum... Kullandıkça beni hatırlasın arkadaşım...




Veeee Esencim de hem beni hem kızımı düşünerek bakın ne cici şeyler hazırlamış. Anneciğinin ördüğü dantelin üzerine yakma gülüyle yaptığı broş pek şık. Yeşil kırmızı KSK renkleriyle cüzdanım ve kızımın lavantalı baykuşu inanılmaz sevimli.  Esen olur da nazar boncuğu olmaz mı:)) Süslemiş getirmiş canım benim. Çooook beğendik. Hatta anında elimden kapılıp kaçırıldı:)) Ellerine sağlık arkadaşımın. 


Mehtap Hanımcım, Esen'den selamınızı da aldım. Güzel duygu ve düşünceleriniz için sonsuz teşekkürler, bilin ki karşılıklı. Sizinle de en kısa zamanda görüşürüz inşallah:)) 

3 Nisan 2014 Perşembe

Mutlu Olsun Diye

Çok sevdiğim bir arkadaşım bugünlerde oldukça yorgun ve tadı kaçık. Haftasonu misafiri de varmış, yaptığım bu tepsi onu mutlu eder, keyfini biraz yerine getirir mi acaba? Telefon etsem, yarın iş dönüşü bana uğra desem ve sürpriz yapsam nasıl olur?




Herkese şimdiden mutlu bir haftasonu dilerim....

1 Nisan 2014 Salı

Dergilik

Bugün kısa bir post olacak ama arayı uzatmak istemediğim için yayınlıyorum. Listenin son maddesi mi derseniz, hayır... Sadece araya soktuğum bir çalışma zira son maddenin işi uzundu ve ben son günlerde çok da istekli olmadığım için biraz ihmal ettim. Ama sanırım haftasonuna kadar biter. Bu dergilik de arada renk olsun :)




Dekupajla birlikte içine ve dışına yağlıboya eskitme çalıştım. Sahibi güle güle kullansın:)) 
Sevgiyle kalın...

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...